UZUN süredir düşük seyreden enflasyon ve faiz oranlarında büyünün artık bozulduğu anlaşılıyor.
Enflasyondan sonra faizlerde de artış trendi artık somutlaşmaya başladı ve Hazine kağıtlarının faizlerinde kısa süre içinde çift hanenin görülmesi kaçınılmaz görülüyor.
Uzun süre düşük seyreden, diğer piyasalar bozulsa bile düşük seviyesini korumak için büyük çaba gösteren, Hazine kağıdı piyasalarında geçen hafta açıklanan enflasyon verisinden sonra trend bozuldu. Merkez Bankası bir süredir enflasyonda artış olsa bile bunun geçici olacağını, yılın ikinci yarısında enflasyonun normal rayına gireceğini belirtiyordu. Ancak geçen haftaki enflasyon açıklamasından sonra Merkez Bankası söylemini değiştirdi ve ancak 2011’in ilk çeyreğinde enflasyonun geri döneceğini söylemeye başladı.
İşte bu açıklama büyünün bozulduğu noktaydı ve piyasalarda faizlerin yukarı çıkış sürecinin başladığı artık kabul ediliyor. Cuma günü kapanışta gösterge kağıt faizinin yüzde 9.17’ye kadar çıktığını hatırlatan bankacılar, “Artık Hazine kağıdı faizlerinin yüzde 9’un altına inmesi pek mümkün değil, artışın devam etmesini bekliyoruz” diyorlar. Gösterge kağıt faizinin, ihalelerde yüzde 7.80’e kadar indiğini, o noktadan geçen haftaya yaklaşık 1.5 puanlık artış kaydedildiğini hatırlatan bankacılar, “1.5 puan çok önemli bir oran” diyorlar.
Buna karşılık Hazine’nin iç borçlanmasında bir sıkıntı görülmüyor. Çünkü Merkez Bankası’ndan yüzde 6.5 ile borçlanan bankalar bunu yüzde 9 ile Hazine kağıdına yatırıp, hâlâ kâr etmeye devam ediyorlar. Ancak Merkez Bankası’nın bu fonlamayı azaltmak zorunda kalması ve küresel gelişmelerin de etkisiyle politika faizlerini artırmaya başlaması kaçınılmaz. İşte asıl tehlike de politika faizlerinin artmaya başlamasıyla baş gösterecek.
Bankalar şimdiye kadar yüzde 90’ından fazlasına sahip oldukları Hazine kağıdı piyasasında faiz artışını engellediler ama artık ipin ucunu bırakmak zorundalar. Yabancı bankalar, “Merkez Bankası’nın faiz artışı başlama tarihini nisan-mayısa çekmesi gerektiğini” söylemeye başladılar. Bu takdirde yılın sonuna kadar 1.5-2 puan olarak beklenen toplam faiz artışının oranı da yükselmiş olacak ki; bu bankaların tüm hesaplarını bozabilir. Bu durum faiz artışına hazırlıklı olan Hazine, Merkez Bankası ve bankacıların, hesaplarının bozulması, tehlikenin artacağı anlamına gelecektir.
TOPARLANMAYLA ÇIKIYOR
Ancak Merkez Bankası’nın faiz artışlarına yılın ikinci yarısında başlayıp, yıl sonuna kadar toplam yüzde 1.5-2 puanlık artış yapması, piyasalar için sürpriz olmaz. Çünkü herkes böyle bir artışa hazırlıklı.
Bunun nedeni de enflasyonun geçen yılki düşük oranlara, yaşanan küresel kriz ve bunun getirdiği yüksek oranlı küçülme nedeniyle gelindiğinin bilinmesi. Dolayısıyla faizlerin bu kadar düşmesinin en büyük nedeni de küresel kriz. Piyasa oyuncuları yeni kapsamlı bir reform yapılmadığı takdirde yıllık enflasyon oranlarının yüzde 8-11 aralığına oturacağını tahmin ediyorlar. Yani enflasyon ne kadar inse de artık 8’in altı beklenmiyor. Dolayısıyla faizlerin de buna paralel seyir izleyeceği tahmin ediliyor.
Çünkü mevcut iktidar enflasyon ve faizin kalıcı olarak düşük seviyede tutulması için gereken hiçbir yapısal tedbiri yerine getirmiş değil. Bu nedenle de 2009’da kriz nedeniyle gördüğümüz düşük oranları, ekonomi canlı kaldığı sürece görmemiz de artık pek mümkün gözükmüyor.
Geldiğimiz nokta elbette istenen bir nokta değil ama piyasaların artık buna da razı olduğunu gözlüyoruz. Piyasaların korkusu küresel krizle ilgili yeni bir sıkıntının yanısıra, referandum ve erken seçim nedeniyle veya siyasi çatışmanın artmasıyla bütçede yaşanabilecek bozulmalar. Bu takdirde büyük bir sermaye çıkışı, faizlerin beklenenden erken ve fazla artması sonucu çıkacağını biliyorlar.
Enflasyondan sonra faizlerde de artış trendi artık somutlaşmaya başladı ve Hazine kağıtlarının faizlerinde kısa süre içinde çift hanenin görülmesi kaçınılmaz görülüyor.
Uzun süre düşük seyreden, diğer piyasalar bozulsa bile düşük seviyesini korumak için büyük çaba gösteren, Hazine kağıdı piyasalarında geçen hafta açıklanan enflasyon verisinden sonra trend bozuldu. Merkez Bankası bir süredir enflasyonda artış olsa bile bunun geçici olacağını, yılın ikinci yarısında enflasyonun normal rayına gireceğini belirtiyordu. Ancak geçen haftaki enflasyon açıklamasından sonra Merkez Bankası söylemini değiştirdi ve ancak 2011’in ilk çeyreğinde enflasyonun geri döneceğini söylemeye başladı.
İşte bu açıklama büyünün bozulduğu noktaydı ve piyasalarda faizlerin yukarı çıkış sürecinin başladığı artık kabul ediliyor. Cuma günü kapanışta gösterge kağıt faizinin yüzde 9.17’ye kadar çıktığını hatırlatan bankacılar, “Artık Hazine kağıdı faizlerinin yüzde 9’un altına inmesi pek mümkün değil, artışın devam etmesini bekliyoruz” diyorlar. Gösterge kağıt faizinin, ihalelerde yüzde 7.80’e kadar indiğini, o noktadan geçen haftaya yaklaşık 1.5 puanlık artış kaydedildiğini hatırlatan bankacılar, “1.5 puan çok önemli bir oran” diyorlar.
Buna karşılık Hazine’nin iç borçlanmasında bir sıkıntı görülmüyor. Çünkü Merkez Bankası’ndan yüzde 6.5 ile borçlanan bankalar bunu yüzde 9 ile Hazine kağıdına yatırıp, hâlâ kâr etmeye devam ediyorlar. Ancak Merkez Bankası’nın bu fonlamayı azaltmak zorunda kalması ve küresel gelişmelerin de etkisiyle politika faizlerini artırmaya başlaması kaçınılmaz. İşte asıl tehlike de politika faizlerinin artmaya başlamasıyla baş gösterecek.
Bankalar şimdiye kadar yüzde 90’ından fazlasına sahip oldukları Hazine kağıdı piyasasında faiz artışını engellediler ama artık ipin ucunu bırakmak zorundalar. Yabancı bankalar, “Merkez Bankası’nın faiz artışı başlama tarihini nisan-mayısa çekmesi gerektiğini” söylemeye başladılar. Bu takdirde yılın sonuna kadar 1.5-2 puan olarak beklenen toplam faiz artışının oranı da yükselmiş olacak ki; bu bankaların tüm hesaplarını bozabilir. Bu durum faiz artışına hazırlıklı olan Hazine, Merkez Bankası ve bankacıların, hesaplarının bozulması, tehlikenin artacağı anlamına gelecektir.
TOPARLANMAYLA ÇIKIYOR
Ancak Merkez Bankası’nın faiz artışlarına yılın ikinci yarısında başlayıp, yıl sonuna kadar toplam yüzde 1.5-2 puanlık artış yapması, piyasalar için sürpriz olmaz. Çünkü herkes böyle bir artışa hazırlıklı.
Bunun nedeni de enflasyonun geçen yılki düşük oranlara, yaşanan küresel kriz ve bunun getirdiği yüksek oranlı küçülme nedeniyle gelindiğinin bilinmesi. Dolayısıyla faizlerin bu kadar düşmesinin en büyük nedeni de küresel kriz. Piyasa oyuncuları yeni kapsamlı bir reform yapılmadığı takdirde yıllık enflasyon oranlarının yüzde 8-11 aralığına oturacağını tahmin ediyorlar. Yani enflasyon ne kadar inse de artık 8’in altı beklenmiyor. Dolayısıyla faizlerin de buna paralel seyir izleyeceği tahmin ediliyor.
Çünkü mevcut iktidar enflasyon ve faizin kalıcı olarak düşük seviyede tutulması için gereken hiçbir yapısal tedbiri yerine getirmiş değil. Bu nedenle de 2009’da kriz nedeniyle gördüğümüz düşük oranları, ekonomi canlı kaldığı sürece görmemiz de artık pek mümkün gözükmüyor.
Geldiğimiz nokta elbette istenen bir nokta değil ama piyasaların artık buna da razı olduğunu gözlüyoruz. Piyasaların korkusu küresel krizle ilgili yeni bir sıkıntının yanısıra, referandum ve erken seçim nedeniyle veya siyasi çatışmanın artmasıyla bütçede yaşanabilecek bozulmalar. Bu takdirde büyük bir sermaye çıkışı, faizlerin beklenenden erken ve fazla artması sonucu çıkacağını biliyorlar.
[Hürriyet Gazetesi] [08 Mart 2010]
0 yorum:
Yorum Gönder