01 Mart 2010

Borsayı kim düşürdü? [Uğur GÜRSES]

Başbakan Erdoğan, köşe yazarlarının ülkeyi gerdiğini ve bu nedenle borsanın yüzde 6.5 düştüğünü söylediği bir konuşma yaptı. Başbakan Erdoğan, “Bir taraftan hükümete vuracaksın, öbür taraftan ekonominin çökmesi için köşe yazarlarıyla elinden geleni yapacaksın. Piyasalar yüzde 6.5 puan düşüyorsa, bunun sebebi ortadadır” diyordu.

Geçtiğimiz hafta İstanbul borsası yüzde 6.7 gerilerken, Akdeniz kuşağındaki Avrupa borsaları da yüzde 3.5 oranında düşmüştü. İtalya ve İspanya’daki köşe yazarları bir şey yapmadılarsa (!) İstanbul borsasındaki düşüşün yarısının küresel eğilimlerle bağlantılı olduğu çok açık.

Diğer yarısının ise ‘yönetmek’ ile bağlantılı olduğunu düşünüyoruz. Daha doğrusu, yönetememek ile ilgili. Ekonomideki politikasızlığın getirdiği sonuçlar, siyasal krizlerle ve de çeşitli gerekçelerle olumsuzluğa dönüştükçe (örneğin borsada satışlar), bahaneyi köşe yazarlarının yazdığı yazılarda aramak pek doğru bir yol değil bizce.

Bu bir tarafa, Başbakan’ın konuşmasında ekonomiye ilişkin tanımlamalar oldukça dikkatimizi çekti. Başbakan Erdoğan konuşmasında, ‘ekonominin altüst edildiği’, ‘ekonomik dengelerin ne hale geldiği’ gibi, ekonomik betimlemeler kullanıyordu. Bunlara neden olanların da, köşe yazarları olduğunu söylüyordu. Dünyanın herhangi bir yerinde, ‘ekonominin altüst olması’ ya da ‘ekonomik dengelerin ne hale geldiği’ gibi tanımlamaların ardından söylenebilecek, açıklanabilecek tek olgu vardır; o da, yanlış ekonomi politikası ya da kötü yönetim.

Oysa 2002 seçimleri öncesinde; 2001 krizinin ardındaki temel nedenin yönetim krizi olduğunu anlatan da aynı Erdoğan’dı. O döneme ilişkin koyduğu bu tanı da çok yerindeydi.

Geçtiğimiz hafta borsadaki yüzde 6.7’lik düşüşün yarısı küresel borsalarla bağlantılı bir düşüş iken, diğer yarısının nedeni Ankara’daki siyasal gerginlik ortamıydı. Aslında İMKB’yi etkileyen boyutu, ortaya çıkan belirsizlik idi. ‘Ankara’da ne olduğu?’ soruluyordu. Örneğin kamuoyu, eski kuvvet komutanlarından bazılarının gözaltına alınmasının ardından, Başbakan yardımcılarından birinin Genel Kurmay’a gittiğini sonradan öğreniyor, bu ortaya çıktığında ise ‘Başbakana dönük hakaret içeren parolayı konuşmaya gidildiği’ yanıtı alınıyor.

Bunu, Genel Kurmay’ın ‘yürütülmekte olan bir soruşturma kapsamında ortaya çıkan ciddi durumu değerlendirmek üzere orgeneral ve oramirallerin katılımı ile toplantı yapıldığı’ açıklaması izliyordu.

Bu soruya yanıt bulamayan bazı yatırımcıların çözümü basittir; belirsizliğe karşı ellerinde olan aracı kullanmak, yani risk unsurunu elden çıkarmak,

satış yapmaktı! Eğer tek derdimiz borsanın düşmemesi ise belirsizliği sevmeyen piyasanın

varlığı hesaba katılarak, Ankara’daki krizin yönetilemediği söylenebilir.

İşin doğrusu, Başbakan Erdoğan’ın ardından dün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın da benzer sözlerini okuyunca, ‘ekonomi madem bu kadar çok hassas bir sınırda, yazan-çizene kızmak yerine neden ciddiye alınabilecek bir ekonomi politikası tasarımı için harekete geçilmiyor?’ sorusu herkesin aklına gelmez mi? Bakan Arınç, “Zaten çok kritik olan ekonomik dengelerin, felaket tellallığı sayılabilecek yazılar, çiziler, yorumlar sebebiyle ekonominin zarar görmesi ihtimali sayın Başbakan’ı da şahsen beni de fevkalade üzüyor ve endişeye sevk ediyor” demiş.

Bu sözler, borsada yatırımı olan yerli-yabancı yatırımcıları tedirgin etmez mi? Yatırımcıların aklına şunlar gelmez mi? ‘Madem ekonomi çok kırılgan, madem bir köşe yazısı kadar pamuk ipliğine bağlı, madem ülkeyi yönetenler bu kadar endişe duyuyor ve öfkeye kapılıyorlar?

Yönetim hatalarına yenisi ekleniyor! Borsayı kimin düşürdüğünü hâlâ merak ediyor musunuz?
 
[Radikal Gazetesi] [01 Mart 2010]

0 yorum:

Yorum Gönder