DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’la önceki akşam Başbakan Dolmabahçe’deki ofisinde buluştuk, 2.5 saat dünya ve Türkiye ekonomisini konuştuk.
Babacan, uzun uzun “Mali Program” çalışmalarını anlattı, soru-yanıt bölümünde Uluslararası Para Fonu’yla (IMF) görüşmelerden son siyasi gelişmelerin piyasaya etkilerine kadar farklı konular üzerinde durduk.
- IMF’yle stand-by yapmaya, anlaşmaya niyetiniz var mı?
- IMF’yle son beş aydır heyet buradaymış gibi görüşmelerimiz sürüyor.
- Başbakan’ı “Anlaşma gün, hafta meselesi” diye konuşturan neydi? Neden iş bu kadar uzuyor?
- Aslında IMF’yle 31 Aralık 2009 itibariyle anlaşabilecek noktaya gelmiştik.
- Neden anlaşmadınız?
- Hem IMF’nin dünyaya dönük makro tahminleri, hem bizim verilerimiz sürekli değişiyor. Yeni duruma göre konuşmayı biz istedik. O yüzden uzuyor.
Ali Babacan, bu noktada IMF’yle öngörülen stand-by’ın çerçevesine dönük önemli bir noktanın altını çizdi:
- IMF’yle imzalamayı düşündüğümüz stand-by, “büyümeyi destekleyen program” olacak.
- Bu çerçeveyi ne zaman belirlediniz?
- 2009 Ekim ayı başında İstanbul’da gerçekleşen IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları sırasındaki görüşmelerde buna karar verdik.
- Peki büyüme nasıl desteklenecek?
- IMF’den gelecek kaynak Merkez Bankası’na rezerv olacak, Hazine’nin iç borçlanma ihtiyacını azaltacak. Hazine, borçlanmak için piyasaya daha az gireceği için, özel sektör daha rahat kaynak bulabilecek.
- IMF’den ne kadar kaynak alabileceğiz?
- Bu konuda birbirimize sözümüz var. Anlaşma olana kadar bir rakam vermek istemiyoruz. Piyasayı ne olumlu, ne de olumsuz etkilemek doğru değil.
- Stand-by süresini neden 2 yıl olarak belirlediniz?
- 1 yıl kısa olurdu. 3 yıl ise uzun gelir diye düşündük.
- IMF’yle anlaşma olursa, büyümeye katkısı ne düzeyde yansır?
- Bunu hesaplamak çok zor.
Ali Babacan’la sohbette hükümetle yargı arasında ortaya çıkan gerginlik ve son siyasi gelişmelerin piyasalara etkisi de gündeme geldi, o da Salih Memecan’ın karikatüründen yola çıkıp yanıt verdi:
- Salih Memecan’ın karikatüründe demokrasi sokağı süpürürken toz kalkması yansıtılmıştı. Türkiye bir transformasyon, değişim geçiriyor. Daha da demokratikleşiyor. Bu da öyle sessiz sedasız olmuyor. Toz dumanın kalkması normal.
- Bu gelişmelerin piyasaya etkilerinden tedirgin değil misiniz?
- Hiçbirimiz, “Ortam sessiz sedasız olsun ama baskı rejiminde yaşayalım” gibi bir durumu tercih etmeyiz. Yolumuz demokrasi ise, daha da demokratikleşmek ise korkmaya gerek yok. Her temizlikte toz kalkar.
- Yabancı yatırımcıların bu konuya bakışı nasıl?
- Onlar da aynı şeyi görüyor. Ayrıca, piyasalardaki hareketleri sadece içeriye bağlı değerlendirmemek gerekir. Dış dinamikleri de dikkate almak gerekir.
Babacan’ın anlattıkları, IMF’nin artık Türkiye için, “can simidi”, “uluslararası güven sigortası” olmaktan çıkıp, “büyüme dopingi”ne dönüştüğünü gösteriyor...
Yaşanan siyasi gerginliğe de, “demokratikleşmeyle kalkan toz duman, korkmak yok” diye bakıyor...
IMF’yle aramızda ‘aşk’ değil ‘iş’ ilişkisi var
BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan’a, IMF’nin görüşmelerin uzamasından rahatsız olup, olmadığını biraz da espriyle sorduk:
- “Fazla naz aşık usandırır” derler... IMF’nin, “Bu iş çok uzadı” demesinden korkmuyor musunuz?
- IMF’yle aramızda “aşk” değil, “iş” ilişkisi var.
Babacan, sonra 2008 yılı mayıs ayına döndü:
- Biz IMF’yle dünyada krizin başladığı ilk günlerde anlaşmaya kalksak, “Türkiye’nin IMF’ye ihtiyacı var” diye algılanırdı.
- Ya bugün?
- Bugün artık Türkiye’nin IMF’yle anlaşma olmasa da kendi yolunda yürüyebildiğini bütün dünya gördü.
Mali Kural Yasası çıkacak Türkiye 10 yılını görecek
DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Mali Kural Yasa Tasarısı” üzerinde ayrıntılı olarak durdu:
- Krize rağmen 3 yıllık Orta Vadeli Program hazırlayıp, ilan etmenin çok yararını gördük. Şimdi sıra Mali Kural Yasası’na geldi.
- Bu yasayı ne zaman çıkarmayı öngörüyorsunuz?
- Önümüzdeki birkaç ay içinde Meclis’e göndermek istiyoruz.
- Mali Kural ne işe yarayacak?
- Türkiye ekonomisi için “orta uzun vade” denecek bir süreye dönük yol haritası ortaya koyacak.
- Nedir bu “orta uzun vade”?
- 10 yıl denilebilir...
- Neler olacak yasada?
- Türkiye’nin gelecek 10 yıla dönük büyüme, bütçe açığı, borcun GSMH’ye oranı gibi makro dengeleriyle ilgili hedeflerini yasayla ortaya koyacağız. Böylelikle hem kendimizi, hem bundan sonra gelecek hükümetleri bağlamış olacağız.
- Bu yasa değişitirilemez mi?
- Değiştirilebilir elbette. Ancak, değiştirmek isteyen sonucuna katlanır.
- Ne gibi bir sonuç?
- Biz örneğin ilk göreve geldiğimiz günlerde, “Bağımsız Merkez Bankası istemiyoruz” deseydik, piyasalarda etkisi ne olurdu, dünya bize nasıl bakardı düşünün? Benzeri bir durum Mali Kural için de geçirli olacak.
- Hazırlıklar ne aşamada?
- Aralıkları daraltarak seçenekli hedefler belirledik. Bunları yerli-yabancı bankacılara, akademisyenlere gönderdik. Üzerinde biraz daha çalışıp, rakamları teke indireceğiz.
- Muhalefet partilerine gönderdiniz mi?
- Hayır.
- Yabancı bankacıların gördüğü çalışmaları muhalefet neden görmüyor?
- Zaten TBMM gündemine gelecek. Önceden de göndermek olabilirdi ama son dönemlerde muhalefetten sıcak yaklaşım görmüyoruz.
- Mali Kural ne zaman devreye girecek?
- 2011’de devreye girsin istiyoruz.
Bizim binanın depreme dayanıklılığı görüldü
ALİ Babacan, ekonomi için gereken reformların 2001 krizi sonrasında yapılmış olmasının önemini deprem benzetmesiyle ortaya koydu:
- 2001 krizi sonrasında gündeme gelen reformları biz iktidar olduktan sonra hızlandırdık, daha ileri götürdük. Bu, bir anlamda oturduğumuz binayı depreme dayanıklı hale getirmekti.
- Bina artık depreme dayanıklı mı?
- 2008 ortasında başlayan global kriz tam bir deprem etkisi yaptı. Bizim binanın da depreme dayanıklı olduğu ortaya çıktı. Nitekim Türkiye krizden en az etkilenen ülkeler arasına girdi.
İhracattaki 97.2 milyar milyar dolarlık artış kur desteğiyle mi oldu
ALİ Babacan’la sohbette ihracatçıların, “IMF’den para gelirse kurlar iyice düşer, ihracat darbe yer” yakınmaları da gündeme geldi:
- IMF’yle anlaşma yapınca gelecek kaynağın kurları fazla aşağı çekmemesi için bir önlem olacak mı?
- Dalgalı kur rejimindeyiz. Herhangi bir şekilde kur hedefi koymayız. Büyük dalgalanmalar olursa, Merkez Bankası gerekli gördüğünde elindeki araçlarla müdahaleyi yapar.
- İhracatçılar bu konuda çok tedirgin.
- İhracatı sadece kur desteğine bağlamak çok yanlış. Biz böyle bir şeyi doğru bulmuyoruz ve yapmayız.
Babacan, hemen şu karşılaştırmayı yaptı:
- 2002 sonunda dolar kaç liraydı?
- 1.6-1.7 lira düzeyindeydi.
- Ya ihracat?
- 35 milyar dolar.
- 2008 sonunda dolar kaç liraydı?
- 1.5 lira.
- İhracat?
- 132.9 milyar dolarla rekor kırdı.
- Aradaki 97.9 milyar dolarlık fark kur desteğiyle mi oldu, hayır. İhracatçılarımızın rekabet koşşularını iyileştirmek için elimizden gelen ne varsa yaparız ama kur hedefi garantisi vermeyiz.
Mali Kural’ı kim izleyecek
ALİ Babacan, heyecanla “Hükümetleri cendereye sokmadan, çocuklarımız, torunlarımız için öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi ortamı yaratmaya çalışıyoruz” diyerek Mali Kural’ı anlatırken, izleme ve denetleme de gündeme geldi:
- Mali Kural Yasası’nı kim izleyecek, bununla ilgili denetlemeleri kim yapacak? Bağımsız bir üst kurul gündemde mi?
- Bunu biz de konuşuyoruz. Henüz karar verilmiş değil.
[Hürriyet Gazetesi] [25 Şubat 2010]
skip to main |
skip to sidebar
Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık YO.
0 yorum:
Yorum Gönder