23 Aralık 2009

Faizi yükselterek enflasyonu düşürme efsanesi-Bilmediği hapı yutan, sonunda hapı yutar. [Ege CANSEN]

AŞAĞIDA okuyacaklarınızı, bugüne kadar belki kırk defa yazdım. Önümüzdeki günlerde “faiz arttırma yoluyla enflasyonu düşürme veya engelleme” mekanizması yine yerli yersiz gündeme gelecektir. Bu sebeple bir toparlama yapmanın tam vaktidir.
1. Toplam talebin (tüketim ve yatırım) arzdan daha hızlı arttığı özellikle büyüme dönemlerinde, taleple arzı eşitleyen otomatik mekanizma, “fiyatlar genel düzeyinin” artmasıdır. Bu olaya genel olarak enflasyon denir. Enflasyonun göstergesi Tüketici Fiyatları Endeksi’dir.
2. Talep çekmesiyle ortaya çıkan enflasyonu dizginlemek veya düşürmek için merkez bankası faizi yükseltir. Faiz yükselmesi, yatırımcı için “sermaye maliyetini” (para sahibi için getiriyi) yükseltir. Bu yüzden düşük getirili yatırımlar yapılabilir (feasible) olmaktan çıkar. Yatırım harcamaları düşer. Tüketicilerin tasarruf eğilimi yükselir, tüketim talebi düşer. Kısaca toplam talep azalır ve fiyat artışı olmadan “arz-talep” denkliği sağlanır. Ekonomik büyüme yavaşlar veya durur.
3. Yukarıda yazılanlar, enflasyonun ortaya çıkışı ve önlenmesi sürecinin özel bir halini anlatmaktadır. Ancak iş bu kadar basit değildir. Enflasyonun birden fazla sebebi vardır ve mücadele çok daha karmaşıktır.
4. Enflasyon, “fiyatlar genel düzeyinin” bir dönem artması değil, sürekli artar hale gelmesidir. Enflasyon bir sarmal (spiral) dır. Yani bir defa başladımı, ondan sonra kendi kendini doğuran bir sürece dönüşür.
5. Gelişmiş ekonomilerde (ulusal parası döviz olan ülkeler) enflasyon, “ücret-fiyat” spiralinden doğar. Bu ülkelerde son olarak 1980 öncesinde yaşanan yüksek enflasyon ancak “ücret artışlarının frenlenmesiyle” durdurulabilmiştir. Bu dönemde grevler azalmış, sendikacılık zayıflamıştır.
6. Ücret artışlarını frenlemenin en zor olduğu sektör “devlet” yani kamu kesimidir. Bu nedenle 1980’den sonra tüm dünyada, kamu şirketleri ve hatta kamu hizmetlerinin önemli bir bölümü özelleştirilmiştir.
7. Kamunun ekonomiyi “ücret-fiyat” sarmalına sokmaması için alınan ikinci önemli önlem “kamu kesimi açıklarını” sınırlamaktır. Aksi takdirde siyasi iktidarlar “yüksek ücret-yüksek vergi-yüksek fiyat” kısır döngüsü yaratır.
8. Türkiye sınıfı ülkeler, paçalarını hem “ücret-fiyat” hem de “enflasyon-devalüasyon” sarmalına kaptırmıştır. Bu kısır döngüyü kırmak için parası döviz olmayan ülkelerde IMF “kur çapası” uygulatmıştır.(Bizde 2000’de)
9. Türkiye’de olduğu gibi “milli gelir artarken enflasyon düşmüşse”, bu başarının sebebi yüksek faiz değil, düşük kurdur. Bu ülkelerde enflasyon riski, faiz yükselterek ortadan kaldırılamaz. Yüksek faiz, morfindir. Enflasyonu önce uyutur, devalüasyonu geciktirir ve şokunu büyütür.Son Söz: Bilmediği hapı yutan, sonunda hapı yutar.
[Ege CANSEN] [23 Aralık 2009]

0 yorum:

Yorum Gönder