11 Kasım 2009

Bir sinek bir kartalı kaldırdı yere çaldı Yalan değil gerçektir ben de gördüm tozunu [Cetin ALTAN]

Birkaç gündür sabahları, saat 6 sularında pencereden dışarıya baktığımda Tevfik Fikret’le burun buruna gelmiş gibi oluyorum.
* * *
Bir sis perdesi, pencereyi dışarıdan kapatmış gibi.Cihangir’den ne Kızkulesi görünüyor, ne Boğaz, ne Salacak; Göztepe’den de ne Marmara, hatta ne de Adalar...
* * *
100 yıl önce Tevfik Fikret, aynı manzarayı “Sis” şiirinde şöyle, anlatıyordu; -sadeleştirilmiş olarak- :
Sarmış yine ufuklarını çok inatçı bir duman;
Bir karanlık beyazlık ki, çoğalmakta durmadan.
Baskısının altında silinmiş gibi görüntüler,
Bir tozlu yoğunluktan ibaret bütün her yer.
* * *
Her ne kadar kendileri farkında değillerse de, 20-25 yıl süreceğe benzeyen çalkantılı bir dönemde, okkanın altına gitmek istemeyen gençler; önce nasıl bir tepsinin içinde yaşadıklarının bilincine varırlarsa, ola ki daha kolay kurtarabilirler paçayı...
* * *
Bunun en kestirme yöntemlerinden biri de, Tevfik Fikret’i merak etmek; onun “Rubab-ı Şikeste, Kırık Saz” adı altında topladığı şiirlerine, A. Kadir’in “Bugünün Diliyle Tevfik Fikret” adlı kitabında şöyle bir göz atmak...
* * *
Gerçi kimse iplemeyecektir böyle bir öneriyi ama, olsun.Belki merak eden bir kaç kişi de çıkar.
* * *
Tevfik Fikret’ten söz açınca; kendisinin çağdaşı ve öfkeli bir karşıtı olan, “İstiklal Marşı”mızın şairi Mehmet Akif’i de, anımsamamak olmuyor.Üstelik Akif, siyasal nutukların sürekli gündeminde.
***
Dünyadaki 200 devlet arasında, Mehmet Akif’in eseri olan “Milli Marşımız”ı en çok tekrarlayan tek ülke de biziz.
* * *
Nasıl ki, en çok resmi bayrama sahip olan tek ülke de yine biziz. 23 Nisan Çocuk Bayramı,
* * *
Gazi Mustafa Kemal Paşa, “garbın muassır medeniyet seviyesine erişmeyi”; yani “etli şaraplı, kadınlı kahkahalı bir masa” simgesiyle de özetlenebilen, “çağdaş bir burjuvalaşmayı” hedef olarak gösteriyordu.
* * *
Mehmet Akif ise, “İstiklal Marşı”nın, koro halinde okunmayan alt bölümünde şöyle diyordu:Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.Ulusun, korkma nasıl böyle bir imanı boğar,Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar?
* * *
İnsanın aklı biraz karışır gibi oluyor:- Medeniyet dediğin, tek dişi kalmış canavar mı; yoksa ulaşmayı hedeflediğimiz bir çağdaşlık mı?
* * *
İşte 20-25 yıl kadar süreceğe benzeyen çalkantılı bir döneme doğru kayılmasının, bize özgü ilk tohumlarından biri...
* * *
450 bin erkek erkeğe kahvesinin bulunduğu, köylü tarımsallığından, endüstri kentliliğine geçilememiş bir ülkede; “kışla” ağırlığıyla “burjuvalaşmış imajı” yaratmak, yumurtasız bir omlet görüntüsünün resmini yapmaya kalkmak gibi...
* * *
Mehmet Altan’ın sık sık üstünde durduğu; Birleşmiş Milletler’in “İnsani Gelişme Raporu”na göre 2009 yılında, “okuryazarlık” açısından Türkiye, 186 ülke içinde 77’nci sırada
.* * *
Ya 40 yaşından önce ölme olasılığında kaçıncı sıradayız; 50’nci...“İnsani Yoksulluk Endeksi”nde de; 40’ıncı sıradayız...
* * *“
İnsani Gelişmişlik Açısı”ndan ise, 79’uncu sırada Norveç de 1’inci sırada...
* * *
“Vatan, millet Sakarya” nutukları, gümbür gümbür maşallah...Ne çare ki, kahramanlık nutukları; nutukçuların payelenmesine yaradığı kadar, nutukları alkışlayanların kesesine bereket yağdırmıyor.
* * *
Neyzen Tevfik’in de aklı, kahramanlık nutuklarıyla siyasetçiler çiftliğine girmişlerden birine takılmış olmalı ki, o ünlü taşlamasını yazmış:
Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler;
Kimi hırsız, kimi soysuz,
kimi deyyus dediler.
Künyeni almak için Parti’ye ettim telefon,
Bizdeki kayda göre şimdi o mebbus dediler.
* * *
Onca gürültü patırtı arasında, Cihangir’deki dostumuz Bakkal Şener, dükkânını kapatmak zorunda kaldı.Manav dostumuz İrfan ile Zeki’nin ağabeyi Ahmet dostumuzun da, güpegündüz evini soydular.
* * *
Pastırma yazı ise, Haliçkıyılarında da bir masal rüyası, Kalamış kıyılarında da...
* * *
Tevfik Fikret, öyle bir rüyanın hak edilmesini istemişlerdendi.
[Milliyet Gazetesi] [11 Kasım 2009]

0 yorum:

Yorum Gönder